İnsan, başına gelenlerin cümlesi değildir; fakat çoğu zaman o cümlenin arkasına gizlenmeyi seçer. Travma bir yara olduğu kadar, bazen kusursuz bir bahaneye dönüşür. “Bunu yaşadığı için böyle” dediğimiz an, davranışın sorumluluğu yumuşar, sınırlar silikleşir, zarar görünmez kılınır. Ve işte orada tehlikeli bir romantizasyon başlar: Acıyı, karakter yerine koymak.
Özünde İyi Olmak: Niyetin Değil, Eylemin Gücü
“Özünde iyi biri” ifadesi, modern zamanların en rahatlatıcı yalanlarından biridir. Çünkü bu cümle, davranışı değil niyeti kutsar. Ama insanın özü değil, eylemi temas eder dünyaya. Kimse birinin içindeki “iyilik potansiyeliyle” incinmez ya da iyileşmez; herkes, sadece gördüğü ve muhatap olduğu gerçeklikle temas eder. Öz, soyut bir anlatıdır. Davranış ise kanıt.
Travma Bir Açıklamadır, Aklama Değil
Travmanın kişiyi bozduğu fikri doğru olabilir. Ancak bu, kişinin bozulmuşluğunu başkalarına taşıma hakkı verdiği anlamına gelmez. Birinin travması, onun bağırmasını mazur göstermez; susturmasını, küçümsemesini, yönlendirmesini haklı çıkarmaz. Çünkü travma bir açıklamadır ama bir aklama değildir. Aradaki farkı göremediğimiz her an, manipülasyon kendine yeni bir alan bulur.
Kırılganlık Maskesi Takan Manipülasyon
Manipülasyon çoğu zaman saldırgan bir yüzle gelmez. Aksine, kırılganlık maskesi takar. Gözlerini kaçıran, sesi titreyen, geçmişindeki yaraları birer referans gibi masaya bırakan insanlar, en tehlikeli ikna biçimini kullanır: acı üzerinden bağ kurmak. Empatinizi, vicdanınızı, koruma içgüdünüzü hedef alırlar. Sizi değil, sizin “iyi olma” ihtiyacınızı yönetirler. Ve sonra her sınır koyduğunuzda size travmalarını yeniden hatırlatırlar. Sanki sınır, onların yarasını açıyormuş gibi.
“Böyle davranmasının sebebi şu” dediğiniz her insan için kendinize şunu sormak gerekir: Evet, sebebi olabilir. Ama bu davranışın muhatabı kim? Eğer zarar gören sizseniz, sebep artık bir savunma değil, yeni bir sorudur.
Potansiyeli Sevme Yanılgısı ve Kurtarıcılık Kompleksi
En tehlikeli yanılgı, potansiyeli sevmektir. Birinin kim olabileceğini, kim olduğunun önüne koymak… Bu, travmatik bir geçmişi olan insanlarla ilişkilerde sıkça yaşanır. Onların kırılmış yanına bakıp şefkat duyarsınız, ama size zarar veren yanını küçültürsünüz. Çünkü içinizde bir yer, onları “kurtararak” kendi değerinizi arttıracağınızı sanır. Oysa kurtarıcılık, çoğu zaman gizlenmiş bir onay ihtiyacıdır. Ve manipülatif insanlar bunu çok iyi sezer.
Bazen karşınızdaki insan gerçekten iyidir. Ama iyilik, sürdürülebilir bir davranış örüntüsüdür. Anlık pişmanlıklar, geçici şefkat gösterileri, uzun vadeli zararları silmez. Bir insan özünde iyi olabilir — ama öz, tekrar tekrar ortaya çıkmıyorsa, belki de artık öz değildir, sadece bir hatıradır.
Gerçek İyileşmenin Sınırı
En zor ama en özgürleştirici cümle şudur: “Seni anlıyorum, ama kendimi de terk edemem.” Travmayı kabul etmekle, ona sığınmayı reddetmek arasındaki sınır tam da buradadır. Ve o sınır, gerçek iyileşmenin başladığı yerdir.


