Hepimiz zaman zaman endişeleniriz: İş görüşmesinden önce, sevdiğimiz birinin hastalanmasında ya da önemli bir karar alırken… Ancak kaygı bozukluğu, bu endişelerin günlük yaşamı kesintiye uğratacak kadar yoğun ve sürekli yaşanmasıdır. Sanki zihin, olmayan bir tehlikeyi sürekli gerçekmiş gibi algılar ve bedeni alarma geçirir.
Kaygı Bozukluğu Nedir?
Kaygı bozukluğu, kişinin sürekli tehdit altında hissettiği, kontrol edemediği düşüncelerle zihninin meşgul olduğu ve bununla beraber bedensel belirtiler yaşadığı bir psikiyatrik durumdur. Genellikle şu belirtilerle ortaya çıkar:
- Sürekli kötü bir şey olacakmış hissi
- Kalp çarpıntısı, terleme, titreme
- Odaklanmada zorluk
- Uykusuzluk veya sık uyanma
- Gerçekçi olmayan korkular (örneğin hastalanma, rezil olma, başarısızlık gibi)
Neden Olur?
Kaygı bozukluklarının altında genetik yatkınlık, çocukluk deneyimleri, travmalar, bağlanma sorunları ve kişinin stresle başa çıkma biçimi gibi birçok neden bulunabilir. Psikodinamik bakış açısından kaygı; bilinçdışı çatışmaların yüzeye çıkmasını önlemek için zihnin bir tür alarm sistemi olarak devreye girmesi şeklinde de yorumlanabilir.
Zihin-Beden İlişkisi
Kaygı bozukluğu sadece zihinsel bir sorun değildir. Bedensel tepkiler, bu bozukluğun en belirgin parçalarındandır. Vücut, sürekli bir tehlike varmış gibi “savaş ya da kaç” moduna geçer. Bu da mide problemleri, kas gerginlikleri, baş ağrıları gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir.
Kaygıyla Baş Etmek Mümkün mü?
Kaygı bozukluğu tedavi edilebilir bir durumdur. Bu süreçte şu yollar etkili olabilir:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Kaygıyı tetikleyen düşünce kalıplarının fark edilmesi ve yeniden yapılandırılması üzerine çalışır.
- Psikodinamik Terapi: Kaygının kökenlerini geçmiş yaşantılarda ve içsel çatışmalarda arar. Kişinin kendini daha derinlemesine tanımasını sağlar.
- İlaç tedavisi: Gerektiğinde psikiyatrist tarafından önerilen ilaçlar, kaygı düzeyini dengelemeye yardımcı olabilir.
- Mindfulness, nefes egzersizleri, düzenli uyku ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri de iyileşme sürecini destekler.
Kaygı Bozukluğu ile Yaşamak
Kaygı bozukluğu, kişinin hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Ancak bu, kişinin yaşamının sonu ya da kişiliğinin bir parçası değildir. Kaygının bir mesajı vardır: Görülmek, anlaşılmak ve ele alınmak ister. Bu mesajı dinlemek, onunla savaşmaktan daha iyileştirici olabilir.
Unutmayın: Kaygı, her zaman düşman değildir. Bazen bizi tehlikeye karşı koruyan, tetikte olmamızı sağlayan bir sinyaldir. Ancak sesi fazlaysa, yardım istemek cesaretin en önemli adımıdır.
Bir yanıt yazın